28 Ekim 2015 Çarşamba

S.O.S. nedir?

S.O.S. imdat çağrısıdır. Mors alfabesi ile tanımlanır. S.O.S. çağrılarını genellikle filmlerde görürüz. Denizciler zor durumda kaldıklarında bu çağrıyı yapar ve yardım isterler. S, O, S harflerinden oluşan bu çağrı belirli bir ifadenin kısaltması ya da baş harfleri sanılmasına rağmen aslında durum böyle değildir. Genellikle İngilzicede S.O.S.'in gemimizi kurtar (Save Our Ship), ruhumuzu kurtar (Save Our Soul) veya diğer sinyalleri durdur (Stop Other Signals) kelimelerinin baş harflerinden oluştuğu sanılır. Bu bilgiler yanlış ve sonradan uydurulmuştur. S.O.S bir kısaltma değildir ve baş harflerden oluşmaz.

S.O.S çağrısı mors alfabesinden gelir. Telgraf zamanından kalma bir tanımlamadır. Gemilerde yakın zamana kadar telsiz telgraf kullanılıyordu. Telgraf mors alfabesi ile yazılır ve iletilir. Mors alfabesinde her harf, nokta ve çizgilerin değişik kombinasyonundan oluşur.



Telgraf sinyalleri maniple denilen aletle gönderilir. Tek dokunuşta karşıya nokta yani bip, biraz daha uzunca basınca çizgi yani dıııt sinyali gider. Gönderenler de, alanlar da mors alfabesini ezbere bilirler. Bu sayede bip ve dıııtlarda hangi harfler olduğunu çözüp normal yazıya dönüştürürler.


Mors alfabesindeki sadece noktalardan oluşan harflere bakacak olursak, E, H, I, S harflerini görürüz. Sadece çizgilerden oluşan ise bir tek harf vardır; O harfi.

İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 yılında çizgi ve noktalarla ifade edilen harflerin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu çağrının temsili için üç çizgi, üç nokta, üç çizgi seçildi. Bu sinyal de S.O.S. harflerine karşılık geliyordu. Telsizde "dıııt, dıııt, dıııt, bip, bip, bip, dıııt, dıııt, dıııt", sinyali aldığımızda karşı tarafta acil yardıma ihtiyacı olan biri olduğunu anlıyoruz.

Hiç bir zaman S.O.S. kullanmak zorunda kalmamanız dileğiyle...

25 Ekim 2015 Pazar

Türk Tabipleri Birliği UTANIN Dedi

Gezi olayları sırasında Bezm-i Alem Camii’nde yaralılara ilk yardım hizmeti veren ve “suçluyu kayırma” “camiyi kirletme” suçlamalarıyla yargılanan Dr. Yasemin Erenç Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel mahkeme tarafından “camiyi kirletme” suçundan mahkum edilmişlerdir.

Yargılanan iki meslektaşımız hekimliğin gereği olarak, her şeyden önce “insan” olarak yardıma muhtaç yaralılara acil tıbbi yardımda bulunmuşlardır.

Sadece yasal olarak değil, evrensel ahlaki değerler bakımından da yaralılara sağlık hizmeti vermek değil tam aksine vermemek suçtur. Yaralılara yardım ederken caminin kirletildiği gibi bir iddia, hele de bunun bir suç olduğu kararı utanç vericidir.

Bu utanç; kararı verenler kadar hasta yaralı demeden toplulukların üzerine öldürücü gazla, gaz fişeğiyle saldırma emri verenler, çocuk yaşlı demeden insanları gaza boğanlar, gözleri çıkarıp kemikleri gaz fişekleriyle parçalayanların, yaşamını yitirmiş çocukları meydanlarda yuhalatanlarındır.

Meslektaşlarımız Dr. Yasemin Erenç Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel hekimliklerinin gereğini yerine getirmişlerdir. Çare arayan yaralıların derdine derman olmaya çalışmışlardır. Ellerine sağlık!

Ne güzel ki; hekimler bütün baskılara, hasta bakmayı engellemek için çıkarılan yasalara, hapis tehditlerine karşın hekimliğin gereğini her koşulda yerine getirmektedirler. Gezi’de de, Suruç’ta da, Ankara’da da...

Bu ülkenin her yerinde halkımızın sağlığı için çalışmaya devam edeceğiz.

Saygıyla duyururuz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi